x

Bu web sitesi çerezler kullanır.

Bu web sitesi kullanıcı deneyimini iyileştirmek için çerezler kullanır. Web sitemizi kullanmak suretiyle tüm çerezlere Çerez Politikamız uyarınca onay vermiş olursunuz. Çerezler hakkında daha detaylı bilgi için Çerez Politikası'nı inceleyebilirsiniz.

 ERGENE ‘KAPAT O BİLGİSAYARI’ DEMEYİN!

 

SANAL DÜNYADAN ÇIKSIN İSTİYORSANIZ KEYİFLİ ORTAMLAR BİLGİSAYARSIZ ANLAR YARATIN

 

Üsküdar Amerikan Lisesi’nin düzenlediği panelde konuşan Psikiyatrist Prof. Dr. Kültegin Ögel, aileleri ergen ve sosyal medya ilişkileri konusunda uyardı: Ergene ‘kapat o bilgisayarı!’ demek sadece aranızda bir güç savaşı başlatır. Bunun yerine çocuğunuzla yüz yüze iletişim için keyifli ortamlar ve ‘bilgisayarsız anlar’ yaratın!

 

 

Üsküdar Amerikan Lisesi’nin düzenlediği ‘Netgillerin Dünyası’ başlıklı panelde; ergenlerin internet ve sosyal medya ile ilişkisinde velilerin karşılaştığı sorunlar ele alındı. Ergen ve sosyal medya ilişkisinin psikolojik, hukuksal ve sosyal açıdan tartışıldığı panele; Psikiyatrist Prof. Dr. Kültegin Ögel, bilişim uzmanı Avukat Ünsal Özmestik, CNN TURK “Eğitim ve Başarı” programının yapım ortağı ve sunucusu Ece Karaboncuk, veli temsilcisi Lebin Ebru Çokişler ve öğrenci temsilcisi, UAA son sınıf öğrencisi Sarp Gürakan katıldı.

 

 

“SANAL DÜNYADA GÜÇLÜ HİSSEDİYORLAR”

İnternet üzerinden kurulan iletişimde göz kontağının ve beden imajının gerekmediğine, ödüle hızlı ulaşılabildiğine, çok seçenek bulunduğuna ve gerçek kimliğini gizleme olanağının bulunduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Ögel; “Bu gibi nedenlerle sanal dünya ergenlerin kendilerini rahat hissettikleri bir ortam oluyor. Ayrıca ebeveynlerinden bağımsız olma isteğinin ve kontrolü ele geçirme ihtiyacının çok yüksek olduğu ergenlik döneminde, bilgisayarın kendi kontrolünde bulunması, ergenin kendini iyi hissetmesini sağlıyor” dedi.

 

 

‘KAPAT DİYECEĞİNİZE ALTERNATİF ÜRETİN’

Velilere uyarıda bulunan Prof. Ögel, “kapat o bilgisayarı!” demenin hiçbir işe yaramayacağı gibi, ergenle ebeveynleri arasında bir güç savaşını başlatacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Bunun yerine aileler, yüz yüze iletişim için keyifli ortamlar ve ‘bilgisayarsız anlar’ yaratmalı. Kendileri de internet kullanımlarını sınırlayıp bu konuda çocuklarına örnek olmalı.”

 

  

“MAÇA DA GİTSİN İNTERNETE DE GİRSİN”

Sanal dünyayı tamamen yasaklamak yerine sanal dünya ile gerçek dünya arasında bir denge kurulması gerektiğinin altını çizen Prof. Ögel, şu önerilerde bulundu: “Örneğin çocuk beş saat bilgisayarda oyun oynamıştır ama sonrasında gidip arkadaşlarıyla futbol maçı yaptıysa, akşam da evde ailesiyle birlikte yemek yiyip sohbet ettiyse bunda bir sorun yoktur. Ancak sosyal medyada 150 arkadaşı var ama gerçek dünyada hiç arkadaşı yoksa orada sorun var demektir.”

 

 

“MAKUL SINIR KOYMAYI ÖĞRENİN”

Internet kullanımında sınır çizmenin önemini vurgulayan Öger, koyulacak sınırın da makul olması gerektiğini ifade etti: “Çocuğa ‘ödevin bitince internette oynayabilirsin’ gibi sınırsız bir ifade kullanmanız, ödevi çocuk için bitirilmesi gereken bir zorunluluk boyutuna indirger ve sonrasındaki internet kullanımını sınırsız bırakır. Bunun yerine sınırlar koyun, ama çocuğun kabul edebileceği makul sınırlar olmasına özen gösterin.”

 

“YASALARDA GRİ ALANLAR VAR”

Bilişim hukuku uzmanı Avukat Ünsal Özmestik ise konuyu hukuki açıdan ele aldı. Hukukun teknolojinin gerisinden gelen, teknolojiyi izleyen ve sonrasında ortaya çıkan sorunları çözmeye çalışan bir kavram olduğunu belirten Özmestik, şu bilgileri verdi:

“Özellikle paylaşıma dayalı internet kullanımının iyice arttığı 2007 yılından itibaren bu alanda hukuki düzenlemelere duyulan gereksinim de arttı. 5651 sayılı kanun, internetteki yayınlarla ilgili hak ve yükümlülükleri düzenliyor. Uygulayıcılar boyutunda ise her zaman gri alanlar bulunuyor.”

 

 

“AİLE OLMAYI YENİDEN TANIMLAMALIYIZ”

Özmestik, her bireyin internette paylaştığı içerikten hukuken sorumlu olduğunun altını çizerek, şu uyarılarda bulundu: “Başkalarına ait bir içeriği retweet etmek, hukuki bir sorumluluk doğurmuyor. Fakat bunun bir istisnası var. Kişinin sunuş biçiminden, retweet ettiği içeriği benimsediği veya bir başkasına ulaştırmayı amaçladığı anlaşılıyor ise bu, hukuki

sorumluluk yaratır ve tazminat yükümlülüğü doğurabilir.”

 

 

CNN TURK “Eğitim ve Başarı” programının yapım ortağı ve sunucusu Ece Karaboncuk ise dijital vatandaşlık anayasası oluşturmanın önemini vurgulayarak, “Aile olmanın sorumluluğunu yeni referanslara göre yerine getirmeliyiz; yoksa başarılı olamayız” dedi.